Herhangi bir kişiye “klima nedir?” diye sorduğumuzda büyük olasılıkla “soğutma yapan cihaz” diye cevap verecektir. Oysa klimanın görevi sadece ortamı soğutmak ile sınırlı değildir.

Belirli bir ortamdaki havayı, ihtiyaç duyulan koşullara ulaştırabilmek için; havanın sıcaklığını, nemini, temizliğini ve dağılımını aynı anda kontrol eden sistemler “klima” olarak tanımlanmıştır.

Dolayısıyla klimalar herhangi bir ortamda uygun konfor şartları oluşturmak adına aşağıda belirtilen dört temel görevi yerine getirmektedir :

  • Soğutma
  • Isıtma
  • Nem Kontrolü
  • Havanın dolaşımı

Isı, sıcaklıkları farklı iki madde arasında alınıp verilen enerjinin adıdır. Isı bir enerji türüdür. Isının ölçü birimi olarak; Joule (J), kilokalori (Kcal), British Thermal Unit (BTU) ve Watt (W) gibi birimler kullanılmaktadır.

Kapalı bir ortamda; sıcaklık ve diğer hava şartlarından (nem, hava hızı vb.) ileri gelen bir rahatsızlık olmaması durumunda, bu ortam konforlu olarak değerlendirilmekte ve bu duruma “ısıl konfor” adı verilmektedir.

Sıcaklık, bir maddeyi oluşturan taneciklerden birinin ortalama kinetik enerjisidir. Sıcaklık bağıl bir değerdir ve maddenin ısı sıklığını ifade etmektedir. Sıcaklık enerji değildir ve termometre ile ölçülür.

Sıcaklık ile beraber bağıl nem ve hava hızını da dikkate alarak tarif edilen sıcaklık ölçeğine “hissedilen sıcaklık” denir. Fizyolojik olarak hissedilen sıcaklığı temsil eder.

Örnek olarak; kişi sıcaklığın yüksek ancak bağıl nemin düşük olduğu bir ortamda fizyolojik olarak rahatsızlık hissetmeyebilir. Aynı kişi sıcaklığın daha düşük ancak bağıl nemin daha yüksek olduğu bir ortamda kendisini fizyolojik olarak rahatsız hissedebilir.

Alındığında veya verildiğinde bir maddenin sıcaklığında değişikliğe yol açan ısıya “duyulur ısı” denir.

Maddenin sıcaklığını değiştirmeksizin faz durumunu değiştirmek için verilen veya alınan ısıya “gizli ısı” denir.

COP (Coefficent of Performance) kavramı klimaların ısıtma verimini belirlemek için kullanılmaktadır. COP; klimanın ısıtma kapasitesinin, klimanın ısıtma operasyonu sırasında harcadığı enerjiye bölünmesi ile hesaplanan değer olup birimsizdir.

 

COP = Klimanın Isıtma Kapasitesi (watt) / Klimanın ısıtma operasyonu sırasında harcadığı enerji (watt)

 

Aynı kapasitede iki klima karşılaştırıldığında; COP değerinin yüksek olduğu ürün diğerine göre daha az enerji harcıyor demektir. Yani COP değeri yüksek ürünün seçilmesi işletme giderinin azalması anlamına gelmektedir.

EER (Energy Efficiency Ratio) kavramı klimaların soğutma verimini belirlemek için kullanılmaktadır. EER; klimanın soğutma kapasitesinin, klimanın soğutma operasyonu sırasında harcadığı enerjiye bölünmesi ile hesaplanan değer olup birimsizdir.

 

EER = Klimanın Soğutma Kapasitesi (watt) / Klimanın soğutma operasyonu sırasında harcadığı enerji (watt)

 

Aynı kapasitede iki klima karşılaştırıldığında; EER değerinin yüksek olduğu ürün diğerine göre daha az enerji harcıyor demektir. Yani EER değeri yüksek ürünün seçilmesi işletme giderinin azalması anlamına gelmektedir.

VRS/VRF/VRV sistemlerde; sistemin toplam kapasitesi inverter kompresörler sayesinde belirli oranlarda artmakta ve azalmaktadır. Örnek olarak; binanın tamamının kullanılmadığı durumlarda iç ünitelerin tamamı çalışmamakta, bu nedenle ihtiyaç duyulan kapasite azalmakta ve inverter kontrol ile binanın o an ihtiyaç duyduğu ısıtma-soğutma yükü karşılanmaktadır. Bu duruma “kısmi yük” denir.

Isıtma-soğutma sistemi tasarlanırken; tasarımcılar binanın sürekli tam kapasite çalışıp çalışmayacağını ve ne kadar süre kısmi yüklerde çalışacağını göz önünde bulundururlar. Binanın çoğunlukla kısmi yüklerde çalışmasının beklendiği durumlarda , dış ünite toplam kapasitelerinin belirli bir oran üzerinde iç ünite toplam kapasitesi sisteme bağlanabilir. Bu duruma “diversite (sapma)” denir.

Tasarımcıların diversite kavramını kullanırken çok dikkatli olmaları gerekmektedir. Özellikle ısıtmanın ön planda olduğu sistem tasarımlarında, aşırı soğuk veya aşırı sıcak iklimlerde iç ünite kapasiteleri, dış ünite kapasitelerinin üzerinde seçilmemelidir.

Ayrıca sistemler tasarlanırken; iç-dış ünite arası mesafe ve kot farkı, bakır boruların dönüşleri ve kullanılan branşman (joint) gibi elemanlardan kaynaklanan kapasite kayıpları göz önünde bulundurulmalıdır. Bu konuda markaların bilgisayarlı seçim programları ve teknik dokümanlarına başvurulmalıdır.